10 Ocak 2014 Cuma

intihar

Akşam 8 sularında, dar bir sokakta yürüyordum.Yağmura eşlik eden post-rock tınıları yine intihar etmem konusunda ısrarcıydı. Mp3ün sesini sona dayadım. Üç ayda bir girdiğim depresyon günlerinde olduğu gibi nasıl intihar etsem diye düşünmeye başladım. 
   
   -Köprü ?  Bakındım etrafta köprü yoktu.  -Tren ? Etrafta tren istasyonu da yoktu. Tren istasyonunu boşver çevremde araba yoktu, insan yoktu. Paçaları ıslanmış pantolonum, siyah pardösüm , yandan askılı çantam. Tüm sokak benden ibaretti. 
  
   Sinirlenip şarkıyı değiştirdim.MFÖ- Ne Bileyim Ben çalmaya başladı. Post rock ile MFÖ'nün arka arkaya ne işi vardı mp3ümde?.  Yağmura aldırmadan, önce hafif kalça hareketleriyle çözünmeye başladım. Sokakta kimselerin olmamasını fırsat bilerek büsbütün oynadım. Sağ kolumdan sol koluma yolladığım elektrik geçişini görmeliydiniz, dalgalana dalgalana dans ettim. 

  Sonra gecenin bir vakti böyle oynuyorum diye başımın belaya girmesinden korkarak müziği kapattım. Çantama uzanıp sigara aldım. Efendi gibi yürümeye karar verdim. Az ilerde yanan çılgın ışıklar gözümü aldı, merak edip oraya doğru yöneldim.

   Vardım ki ne göreyim; ışıl ışıl bir mekan, iğne atsan yere düşmeyecek bir kalabalık, şehirdeki herkes burada. İnsanlar eğleniyor, deli gibi dans ediyor. Yanaştım kapıya, görevliye sordum.
-Nedir bu kalabalık, neyin eğlencesi bu ? -......... Gürültüden beni duymadı. 
İçerisi kopuyor. Sarışını, esmeri, sakallısı, sakalsızı, tıknazı, yaşlısı, genci. 
Kimse konuşmuyor, kimse de dinlemiyor. Müziğin sesi çok yüksek, sadece dans edip kuduruyorlar. 
Sesimi yükselterek görevliye bir kez daha sordum. 
-İçeride ne oluyor abi ? -.......... Yine yanıt gelmedi.

Mp3ümü kulağıma taktım. Beni ölüme en çok sürükleyen post rock şarkısını açıp, iyi izle dedim, intihar ediyorum.

Daldım içeri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder